16 Kasım 2012 Cuma



Genital bölgeme tüy dökücü krem uygulayacaktım. Kullanma talimatını titizlikle inceledim. Ne diyorsa yapmak için banyoya girdim. Çırılçıplak soyundum. (bunu kendim ekledim, kullanma talimatında öyle bir şey yazmıyordu tabiki.) uygalanacak bölgeye çubuk yardımıyla sürdüm. Talimata göre 7 dakika beklemem gerekiyordu. Klozete oturdum, elime bir mizah dergisi aldım, bir de sigara yaktım. O an kendi kendime dedim ki, ‘acaba şuan dünya da kaç kişi, banyosunda çırılçıplak oturmuş sigara içip, dergi okuyarak, tüy dökücü kremin etkisini göstermesini bekliyordur?.. İşimi bitirip banyodan çıktım. Hayat çok acaipti. Yaklaşık bir saat kadar önce, iyice samimi olduğum dvdciden bir adet pes 2013 almıştım hesaba… Ona 20 lira peşin verip gerisini taksit taksit ödeyecektim… Nedendir bilmem, cdyi takıp, oynamaya kıyamıyorum…

Geçen sene bir alışveriş merkezinde başıma gelenleri paylaşmak istiyorum. Olayın başını halen net hatırlayamıyorum. Aklımda kalanlar şunlar: bir mağazanın içinde gömlek bakıyordum. Kendimi son ses çalan serdar ortaç ve murat boz şarkılarına kaptırmıştım. Sanırım bilinçaltımda yıllardır bastırdığım apaçi, o an hortlayı vermişti. Kendimi yavaş yavaş kaybetmeye başlıyordum. Gözlerim kararıyor, başım dönüyordu. Bir yandan var gücümle satış elemanlarına müziği kısmalarını söylemeye çalışıyordum. Ama nafileydi, sesimi duyan yoktu. Ne dediğimi anlayamıyorlardı. Belli ki onlar da, transa geçmişlerdi. Sonrası mı? sonrası bulanık. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Doktor, aşırı dozda, mağaza müziğine maruz kaldığımı ve bu sebeple komaya girdiğimi söyledi… bir hafta sonra hastaneden çıktım. Artık hiçbir mağazaya giremez olmuş, orta sınıf modasını takip edemez olmuştum. Bu sebeple sadece, çok pahalı olan mağazalardan  ağır ve dinlendirici müzikler eşliğinde alışveriş yapabiliyordum. Fakat bu tip mağazalarda param sadece boxer ve bere almaya yettiğinden, gardrobum bere ve boxer tezgahına dönüşmüştü. Giyinemiyordum! Lanet olası kıyafetlerim artık eskimişti. Sırf son ses türkçe pop müzik çalan mağazalara giremediğimden, eski püskü şeylerle yaşamaya mahkumdum…

Bir zaman sonra, internet üzerinden alışverişi keşfettim. Benim için, çölde su bulmuş bedevi mutluluğu gibi bir şeydi bu. Fakat bu mutluluğum, bu mağazaların kredi kartı ile satış yaptıklarını öğrendiğim ana bitiverdi. Zira ben bir sigortasızdım. Zira ben bir eski sicili bozuk kredi kartı kullanıcısıydım. Aziz cüzdanımın bütün kredi kartları zaptedilmiş, bütün bütün çip paraları yok edilmişti vakti zamanında. Kredi kartı sahibi olamayanlardandım.

Bugün ne mi yapıyorum. Kendi atölyemi kurdum. 313 kazak ve 125 gömlekle kendime küçük ama sevimli bir hayat kurdum. Üstelik, “bu değil, bu da değil, bu hiç değil” diyen bir patronum da yoktu. Çizimlerime değer veren arkadaşlarım vardı. böylece kimseye minnet etmeden uzun bir hayat sürüyorum. Evet uzun diyorum çünkü, en uzun yol, bir insanın gardrobuna giden yoldur.

                        İmza: Sosyal modacı