Genital bölgeme tüy dökücü krem
uygulayacaktım. Kullanma talimatını titizlikle inceledim. Ne diyorsa yapmak
için banyoya girdim. Çırılçıplak soyundum. (bunu kendim ekledim, kullanma
talimatında öyle bir şey yazmıyordu tabiki.) uygalanacak bölgeye çubuk yardımıyla
sürdüm. Talimata göre 7 dakika beklemem gerekiyordu. Klozete oturdum, elime bir
mizah dergisi aldım, bir de sigara yaktım. O an kendi kendime dedim ki, ‘acaba
şuan dünya da kaç kişi, banyosunda çırılçıplak oturmuş sigara içip, dergi
okuyarak, tüy dökücü kremin etkisini göstermesini bekliyordur?.. İşimi bitirip
banyodan çıktım. Hayat çok acaipti. Yaklaşık bir saat kadar önce, iyice samimi
olduğum dvdciden bir adet pes 2013 almıştım hesaba… Ona 20 lira peşin verip
gerisini taksit taksit ödeyecektim… Nedendir bilmem, cdyi takıp, oynamaya
kıyamıyorum…
Geçen sene bir alışveriş merkezinde
başıma gelenleri paylaşmak istiyorum. Olayın başını halen net hatırlayamıyorum.
Aklımda kalanlar şunlar: bir mağazanın içinde gömlek bakıyordum. Kendimi son
ses çalan serdar ortaç ve murat boz şarkılarına kaptırmıştım. Sanırım bilinçaltımda yıllardır bastırdığım apaçi, o an
hortlayı vermişti. Kendimi yavaş yavaş kaybetmeye başlıyordum. Gözlerim
kararıyor, başım dönüyordu. Bir yandan var gücümle satış elemanlarına müziği
kısmalarını söylemeye çalışıyordum. Ama nafileydi, sesimi duyan yoktu. Ne
dediğimi anlayamıyorlardı. Belli ki onlar da, transa geçmişlerdi. Sonrası mı?
sonrası bulanık. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Doktor, aşırı dozda, mağaza
müziğine maruz kaldığımı ve bu sebeple komaya girdiğimi söyledi… bir hafta
sonra hastaneden çıktım. Artık hiçbir mağazaya giremez olmuş, orta sınıf modasını
takip edemez olmuştum. Bu sebeple sadece, çok pahalı olan mağazalardan ağır ve dinlendirici müzikler eşliğinde
alışveriş yapabiliyordum. Fakat bu tip mağazalarda param sadece boxer ve bere
almaya yettiğinden, gardrobum bere ve boxer tezgahına dönüşmüştü. Giyinemiyordum!
Lanet olası kıyafetlerim artık eskimişti. Sırf son ses türkçe pop müzik çalan
mağazalara giremediğimden, eski püskü şeylerle yaşamaya mahkumdum…
Bir zaman sonra, internet
üzerinden alışverişi keşfettim. Benim için, çölde su bulmuş bedevi mutluluğu
gibi bir şeydi bu. Fakat bu mutluluğum, bu mağazaların kredi kartı ile satış
yaptıklarını öğrendiğim ana bitiverdi. Zira ben bir sigortasızdım. Zira ben bir
eski sicili bozuk kredi kartı kullanıcısıydım. Aziz cüzdanımın bütün kredi
kartları zaptedilmiş, bütün bütün çip paraları yok edilmişti vakti zamanında. Kredi
kartı sahibi olamayanlardandım.
Bugün ne mi yapıyorum. Kendi
atölyemi kurdum. 313 kazak ve 125 gömlekle kendime küçük ama sevimli bir hayat
kurdum. Üstelik, “bu değil, bu da değil, bu hiç değil” diyen bir patronum da
yoktu. Çizimlerime değer veren arkadaşlarım vardı. böylece kimseye minnet
etmeden uzun bir hayat sürüyorum. Evet uzun diyorum çünkü, en uzun yol, bir
insanın gardrobuna giden yoldur.
İmza:
Sosyal modacı